düşmek

düşmek
"1. to fall, fall down. 2. to fall from power. 3. to fall, drop, go down, decrease. 4. /ı/ to subtract; to deduct. 5. (for a fetus) to be miscarried; to be aborted. 6. /a/ to fall into, be overcome by (doubts, worry, trouble). 7. to get (tired, weak). 8. /a/ to be suitable; to suit. 9. /a/ to lie within one´s responsibility, be up to (one). 10. /a/ to lie in (a certain direction). 11. /a/ to fall on (a certain day). 12. /a/ naut. to fall off course or make little headway (due to wind, waves, current). 13. /a/ to come to (one) by chance. 14. /a/ to receive, get as one´s share (by chance or allotment). 15. /dan/ to be left out of (accidentally). 16. /a/ to wind up in, end up in (jail, court, a hospital). 17. /a/ to get involved with (a disagreeable and unpleasant person). 18. slang to drop in on someone, appear unannounced. Düşenin dostu olmaz. proverb People in trouble have no friends. düşe kalka struggling along, with difficulty. düşüp kalkmak /la/ colloq. 1. to live in sexual intimacy with, sleep around with. 2. to be a close friend of, pal around with. Düşmez kalkmaz bir Allah. proverb Only God is free from trouble."

Saja Türkçe - İngilizce Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aykırı düşmek — uygun gelmemek, ters gelmek, ters düşmek Yüzük ona biraz aykırı düşen bir parlaklıkla parmağında parlıyordu. T. Buğra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bitap düşmek — çok yorulmak, yorgun düşmek Sabaha doğru bitap düştü, onun kucağında uyuyakaldı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • döşeğe düşmek — yatağa düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gradosu düşmek — argo itibarı azalmak, derecesi düşmek Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken, böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pişmiş armut gibi (birinin) eline düşmek — olmuş armut gibi birinin eline düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tepeüstü düşmek — başının üzerine düşmek, yuvarlanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tongaya basmak (veya düşmek) — kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek Fakat insan salim kafayla bir dakika düşündü mü tongaya bastığını anlar. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yorgun düşmek — çok yorulmak, bitkin duruma gelmek Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • darasını düşmek — tarttıktan sonra kabın ağırlığını hesaptan düşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapana düşmek (veya girmek veya kısılmak veya koymak veya tutulmak veya yakalanmak) — içinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek Onlar beni kapana koyacaklarını sanadursunlar. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”